San Remo Konferansı
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Ocak 2018) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
San Remo Konferansı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra, 18-26 Nisan 1920'de, Osmanlı topraklarının paylaşılması ve Osmanlı ile yapılacak olan Sevr Antlaşması'nın şartlarını hazırlamak için, İtalya'nın Sanremo şehrinde toplanan milletlerarası konferans.
Birleşik Krallık Başbakanı Lloyd George, Fransa başbakanı Alexandre Millerand, İtalya başbakanı Francesco Nitti ile Japonya, Yunanistan ve Belçika temsilcilerinin katıldığı konferansta I. Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı Devleti topraklarının ve Orta Doğu petrollerinin paylaşılması görüşüldü ve Sevr (Sévres) Antlaşması'nın son biçimi tespit edildi.
Mareşal Ferdinand Foch başkanlığında 19 Nisan günü toplanan askeri komitenin görüşlerini alan konsey barış şartlarını belirlemek için çalışmaya başladı. Konferansta Kürt meselesi, boğazlar ve Osmanlı'nın borçları görüşüldü. Osmanlı borçları için konferansa katılan devletler bir komisyon kurdu. Konferans sırasında hiçbir Türk yetkiliye söz verilmedi. Osmanlı Heyeti'nden Galip Kemali bey bir muhtıra vererek İzmir, Adana, Erzurum, Trabzon bölgelerinde Müslüman Türk'ün çoğunlukta olduğunu hatırlatıp, kararlar alınırken göz önünde bulundurulması gerektiğini bildirdi. ABD Başkanı Wilson konferansta alınacak kararların adil olması gerektiği üzerinde durdu. Öte yandan Lloyd George kesinleştirilen kararların gerekirse zorla kabul ettirileceğini söyledi. Yunanistan Başbakanı Venizelos Anadolu'nun işgali için daha sert olunması gerektiğini belirtti ancak öncelikli meseleler nedeniyle bu fikir şimdilik kabul edilmedi.
Konferansta ayrıca Birleşik Krallık ile Fransa arasında bir petrol anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla Musul'un Birleşik Krallık'ın Irak manda bölgesine dâhil edilmesi, Fransa'ya Irak petrollerinden %25 hisse verilmesi ve petrol taşıma kolaylıkları tanınması sağlandı.
Almanya ile Fransa arasındaki meselelerin de ele alındığı konferansta Almanya ordusunun büyütülmemesi gerektiği kararlaştırıldı.
San-Remo Konferansı'nda Osmanlı Devleti'nin Asya ve Kuzey Afrika'da bulunan Arap toprakları üzerindeki bütün haklarından vazgeçmesi, bağımsız bir Ermenistan ile özerk bir Kürdistan'ın kurulması kararlaştırıldı. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin eski Suriye topraklarında iki A tipi manda teşkil edilerek Suriye ve Lübnan'ın Fransa, Filistin'in ise Birleşik Krallık'ın idaresine bırakılması Irak topraklarının da Birleşik Krallık'ın mandasına girmesi kararlaştırıldı. Teşkil edilen A tipi manda idaresi, söz konusu ülkelerin bağımsız sayılmasını, kendini idare edebilecek siyasi olgunluğa erişinceye kadar manda otoritesi altında kalmasını öngörüyordu. Ayrıca İzmir ve Trakya Yunanistan'a bırakılacaktı, Adana ile Antalya ve gerisindeki topraklar ise İtalya ve Fransa'nın etkin olacağı bölge olarak tayin edildi.
Boğazlar için yönetim işlerini takip edecek ve güvenliği sağlayacak iki komisyon kuruldu. Boğazlar her zaman ticari ve savaş gemilerine açık tutulacaktı.
Konferans tamamlandıktan sonra Osmanlı'nın son bulması bütün topraklarının paylaşılmasını öngören bu maddelere Osmanlı Heyeti itiraz etti. Sadece Damat Ferit Paşa teslimiyetçi bir tavır takınarak maddelere sıcak baktı. Halk ise bu maddelere hükûmetten daha fazla tepki gösterdi. İstanbul, Sultanahmet'te mitingler düzenlendi.
22 Temmuz 1920 günü devlet erkanı meseleyi görüşmek üzere toplandı. Toplantıya Padişah Mehmed Vahdeddin, Damat Ferit Paşa, Abdülmecid Efendi, Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Beyefendi ve diğer devlet görevlileri katıldı. Görüşmelerde çıkan kararların kabul edilmesi sonucunda Osmanlı'nın hiç değilse Anadolu'da varlığını sürdürülebileceği aksi takdirde ise Osmanlı'nın tamamen yok olacağı görüşü ağır bastı. Küçük itiraz sesleri üzerine Damat Ferit Paşa "Kimdir bugün cesaret edip de bu devlet mahvolsun diyecek" sözleri üzerine o cılız ses de kesilmişti. Bundan sonra Padişah Vahdettin kararlara imza etme taraftarlarının ayağa kalkmasını ret düşüncesinde olanların ise yerinde oturmasını isteyince heyetin tamamı ayağa kalktı. Sadece Ferik Rıza Paşa çekimserliğini ifade etmişti.