[go: up one dir, main page]

İçeriğe atla

Hucr bin Adiy

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hucr bin Adiy
حجر بن عدي
Türbesinin 2013'te yıkılmadan önceki hali
Doğum?
Ölüm671
Şam
(günümüzde Suriye)
Defin yeriAdra, Suriye
33°36′27″K 36°31′3″D / 33.60750°K 36.51750°D / 33.60750; 36.51750
Dinİslam

Hucr bin Adiy veya tam adıyla Ebu Abdurrahman Hucr b. Adiy b. Muaviye b. Cebele el-Kindî el-Kufî (Arapça: حجر بن عدي, ö. 671, Şam), Ali taraftarlığından dolayı Muaviye tarafından öldürtülen kişi.

Muhammed'den rivayette bulunmamış olan Hucr'un seriyye veya gazvelerde bulunduğuna dair bilgi yoktur. Ebubekir ve Ömer devirlerinde fetihlere katılmıştır. Celula Savaşı'nda kumandanlık eden Hucr, Hulvan'ın fethinde başarı gösterdiği için Sad bin Ebu Vakkas tarafından övülmüş ve kendisine Kadisiye Savaşı'na ve diğer mühim savaşlara katıldığı için 2.500 dirhem verilmiştir. Cemel Savaşı ve Sıffin Savaşı'nda Ali'nin safında savaştı. Ali'nin ölümünden sonra Kufe'ye yerleşti.

Emevilerin Kufe Valisi Mugire bin Şu'be'nin, Muaviye'nin direktifleriyle hutbelerde Ali ve taraftarlarına ağır bir dille sövmesine Hucr şiddetli tepki gösterdi; Muğire'nin hakaret ettiklerinin kendisinden daha faziletli olduğunu camide yüzüne karşı söyledi. Muğire bin Şube'nin ölümünün ardından Kufe'ye vali tayin edilen Ziyad bin Ebih Emeviler'e karşı muhalif tutumunu sürdüren Hucr'u çağırtarak kendisinin Muaviye'nin otoritesini sarsacak söz ve davranışları terk ettiği takdirde bütün ihtiyaçlarının karşılanacağını söyledi. Ancak Hucr bu teklifi reddetti.[1]

Ziyad bin Ebih Kufe'de iken yerine bıraktığı vekilini Hucr, herkesin içinde eleştirip yerden avuçladığı çakıl taşlarını ona doğru fırlattı. Etrafındaki 3000 kadar taraftarıyla kalabalık bir grup oluşturması ve beraber hareket etmeleri üzerine vali vekili Amr b. Hureys durumu bir mektupla Ziyad'a bildirdi. Kufe'ye dönen Ziyad, Hucr ve arkadaşlarının Muaviye'ye itaata mecbur olduklarını, isyankar tavırlarını devam ettirdikleri takdirde sonlarının kötü olacağını söyledi. Hucr, Ziyad'a sert bir şekilde karşılık verince Ziyad, akrabaları Hucr'un etrafında toplanmış olan Kufe eşrafına serzenişte bulunarak kendisini desteklemediklerini söyledi. Bunun üzerine Kufe eşrafı Hucr'un yanındaki akrabalarını geri çekince Hucr'un yanında çok az adam kaldı ve Hucr ardından tutuklandı. Ziyad bin Ebih, Hucr ve arkadaşlarını silahlı isyan ile suçlayan bir iddianame kaleme aldı ve yetmiş kadar şahide bunu imzalattı. Hucr arkadaşlarıyla beraber Muaviye'nin yanına Şam'a gönderildi ve Merciazra denilen yerde hapsedildi.

Hucr ve arkadaşlarına Ali'yi lanetlemeleri ve ondan teberri ettiklerini söylemeleri halinde serbest bırakılacakları teklif edildi ancak Hucr ve arkadaşları bu teklifi kabul etmeyip öldürüldüler.

Öldürülmesine tepkiler

[değiştir | kaynağı değiştir]

Hucr'un Şam'a gönderildiğini duyan Aişe, Muaviye'ye mektup yazarak serbest bırakılmasını talep etmiş ancak mektubu Şam'a Hucr'un katlinden sonra ulaşabilmiştir. Aişe, Muaviye'yi Medine ziyareti sırasında Hucr ve arkadaşlarını öldürdüğü için azarlamış ve eşi Muhammed'in Merciazra'da bir kısım insanların öldürüleceğini ve bu durumun Allah'ı ve gök ehlini gazaplandıracağını söylediği rivayet edilmiştir.[1] Abdullah bin Ömer, Hucr bin Adiy'in öldürüldüğünü duyunca ağlamış, Hasan-ı Basri kızgınlığını dile getirmiş ve Horasan Valisi Rebi b. Ziyad el-Harisî üzüntüsünden ölmüştür.[2]

Sahabeliği meselesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Cahiliye devrinde doğan Hucr bin Adiy'in sahabeliği tartışmalıdır; İbn Sa'd Hucr'u tabiin olarak sayarken sahabe olduğuna dair rivayeti de belirtir.[3] İbn Hibbân'da tabiin olduğunu belirtmiştir.[4] Zehebî ise Muhammed'le görüşen kabile temsilcilerinden olan sahabeler arasında olduğunu söyler.[5] Oryantalist Henri Lammens ise eski kaynaklarda sahabe olduğuna dair bilgi olmadığını, sahabe olarak anılmasını Şiilerin arzusu olduğunu söylemektedir.[1]

  1. ^ a b c TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 18, sayfa: 277-278
  2. ^ Belazürî, Fütûh (Fayda), s. 596
  3. ^ İbn Sad, et-Tabakat, VI, s. 217
  4. ^ İbn Hibban, Meşahir, s. 89
  5. ^ Zehebî, el-İber, I, 40; a.mlf., Alamün-nübela, lll, s. 463