[go: up one dir, main page]

Ayrıca bakınız: dolgunluk

Türkçe

değiştir

dolgun (karşılaştırma daha dolgun, üstünlük en dolgun)

  1. dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
    Dolgun yastık.
  2. balıketinde
    Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. - B. Felek
  3. çok, bol, fazla, yüksek
    İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş. - A. Ş. Hisar
  4. şişkin
    Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor. - A. Ümit
  5. öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
    Müftüye karşı adamakıllı dolgundu. - R. N. Güntekin

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir