[go: up one dir, main page]

İcazet

İslam'da, sahibine belirli bir metni veya konuyu iletme yetkisi veren izin

İcazet (Arapçaالإِجازَهْ), "diploma" anlamına gelen bir terimdir.

İlk defa 9. yüzyılda kullanıldığı bilinen ve ilk akademik derece olarak kabul edilmektedir. 9. yüzyılda, medrese, cami ve bimaristan (tıp okulu) gibi yükseköğretim kurumlarının diploması olarak kullanıldı. Bunun yanı sıra devlet bünyesinde olmamakla beraber, devletin çalışmalarına izin verdiği yöresel medreselerde ders veren müderrislerin talebelerine verdikleri bir başarı ve artık ders verebilecek seviyeye geldiğini gösterir belge de icazet olarak bilinmektedir. Tabii ki, bu türden olanların devlet kademelerinde herhangi bir geçerliliği olmayıp, sadece manevi bir değer ifade etmektedir.

Arapça hat sanatında bir icazet veya yeterlilik diploması örneği. Metni Raif Ali Efendi tarafından 1206/1791 yılında yazılmıştır. Üst ve orta bölümünde Muhammed'e atfedilen bir hadisten sözler yer almaktadır: Gizli verilen sadaka Allah'ın gazabını söndürür. (Mecmeu’z-Zevâid, III/110)...

Aynı zamanda yaygın kullanılan bir dinî terimdir ve özellikle tasavvuf kültürü içerisinde daha özelleşmiş bir anlama sahiptir. Bir sanat dalında yetiştiğine, eserlerine kendi imzasını atabileceğine dair hocası tarafından "hatt-ı icaze" ile yazılan yazı. Osmanlı döneminde her nevi iş ve sanat dalında ustalık vasfı kazananlara verilen "bu işi hakkı ile yapabilir" nişanı. İcazet tasavvuf literatürüne de yerleşmiştir. Bir tarikatta,mürşidin tasavvuf alanında yetiştirdiği ve Allah tarafından manen mürşide derviş için halifelik müsaadesi verildiğine inanılması, mürşidin mürid ya da dervişe gerek sözlü ya da yazılı verdiği izin.