[go: up one dir, main page]

Klitoris

vajinanın üstünde bulunan ve kadınlardaki en hassas erojen bölge

Klitoris, dılak veya bızır memeliler, devekuşları ve bunların dışında sınırlı sayıda hayvanda bulunan sertleşebilen dişi cinsel organıdır. İnsanlarda üretranın girişinin üstünde, iç dudakların kesişme noktasında düğme şeklinde bir kısmı görülebilir. Klitoral ereksiyon, klitorisin genişlediği ve sağlamlaştığı fizyolojik bir olgudur. Erkek penisinin homoloğudur. Ancak penis gibi idrar kanalı tarafından delinmemiştir, bu nedenle işeme amaçlı kullanılmaz. Az sayıda hayvan klitorisinden işer; gelişmiş bir klitorisi olan benekli sırtlan ise bu organ aracılığıyla işer, çiftleşir ve doğum yapar. Lemurlar ve örümcek maymunları da gelişmiş klitorise sahiptir.[1] Tüm dünyada yasaklanan klitoris kesimi veya kadın sünneti bazı Afrika bölgelerinde varlığını sürdürmektedir.

klitoris
Latince isimclitoris
Prekürsorgenital tüberkül
Sistemvulva
Arterdorsal artery of clitoris
Toplardamarsuperficial dorsal veins of clitoris, deep dorsal vein of clitoris
Tanımlayıcılar
JSTORclitoris
Microsoft Academic2776016352
MeSHD002987
TA3565
FMA9909
klitoris ve klitoral kaput

Kadınlardaki en hassas erojen bölgedir ve genelde cinsel hazzın anatomik olarak başlıca kaynağıdır.[2] İnsan ve diğer memeli embriyolarında genital tüberkül adı verilen çıkıntıdan gelişir. Bu çıkıntı ilk başlarda cinse göre farklılaşmamıştır. Başlangıçta farklılaşmamış olan tüberkül, üreme sisteminin gelişimi sırasında ya bir penise ya da bir klitorise dönüşür. Sonraları Y kromozomunda yer alan bir genin kodladığı TDF proteini mevcutsa penise dönüşür, değilse klitoris meydana gelir. Klitoris karmaşık bir yapı olup büyüklüğü ve hassasiyeti kişiden kişiye değişebilir. Baş kısmı (glans) aşağı yukarı bezelye büyüklüğündedir ve burada sonlanan tahminen 8.000 sinir hissiyat iletir.[3] Yapısal olarak klitoral gövde, klitoral kaput, klitoral krus, klitoral glans, klitoral corpus cavernosum'dan oluşur.

Klitoris üzerine sosyolojik, seksolojik ve tıbbi tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların başlıca konuları arasında klitoris anatomisinin doğruluğu, orgazmdaki ve G noktasının fizyolojik olarak açıklanmasındaki rolü, klitorisin körelmiş bir yapı mı yoksa bir adaptasyon mu olduğu ve üreme sürecinde rol oynayıp oynamadığı yer almıştır.[4] Klitorisle ilgili toplumsal kanılar kadınların cinsel hazzındaki rolü veya büyüklüğü ve derinliğiyle ilgili olabilir. Klitorisin büyütülmesi, pirsingle delinmesi veya kesilmesi (kadın sünneti) gibi çeşitli estetik, kültürel ve tıbbi inanışlardan kaynaklanan modifikasyonlar mevcuttur.[5]

Klitoris hakkındaki bilinenler toplumsal ve kültürel bakış açılarından etkilenir. Araştırmalar diğer cinsel organlara kıyasla klitorisin varlığı ve anatomisi hakkında bilginin az olduğu ve klitorisle ilgili eğitimin kadın vücudu ve cinselliğiyle ilgili toplumsal damgaları hafifletebileceği bulgusuna ulaşmıştır. Bu damgalar arasında klitoris ve genel olarak kadın üreme organlarının çirkin olduğu düşüncesi, kadınların mastürbasyon yapması etrafındaki tabu ve erkeklerin kadın orgazmlarını ustalıkla kontrol edebilmeleri beklentisi yer alır.[6]

Kökenbilim

değiştir

Klitoris sözcüğü Türkçeye Fransızca clitoris sözcüğünden geçmiştir. Fransızca sözcük Eski Yunanca κλειτορίς (kleítoris) sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük "Kapıyorum/Kapatıyorum." anlamına gelmektedir. Klitoris için kullanılan bir diğer sözcük olan dılak ise Eski Türkçe tılak sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe tıl (dil) sözcüğünün +Ak küçültme ekiyle oluşturulmuştur.[7] Dilcik anlamına gelir. Bızır sözcüğü ise Türkçeye, Osmanlı Türkçesi aracılığıyla Arapça بظر (buẓr) sözcüğünden geçmiştir.[8]

Gelişim

değiştir

Memelilerde cinsel karakteristiklerin gelişimi X ya da Y kromozomu taşıyan sperm tarafından belirlenir.[9] Erkeklerdeki Y kromozomunda cins belirleyici SRY geni bulunur. Bu gen testis belirleyici faktör (tdf, "testis determining factor") proteinine yönelik bir transkripsiyon faktörü kodlar. Bu protein ise embriyoda testosteron ve Anti Müller hormon salgılanmasına yol açar.[10][11] İki cins arasındaki bu farklılaşma gebeliğin sekiz veya dokuzuncu haftasında başlar.[10] Bazı kaynaklara göre on ikinci haftaya dek devam eder;[12] başka kaynaklara göre sürecin sonuçları on üçüncü haftada net olarak gözlenebilir ve cinsel organlar on altıncı haftaya dek tamamen gelişir.[13]

Klitoris embriyodaki genital tüberkül isimli bir çıkıntıdan gelişir. Başlarda iki cinste de aynı olan bu çıkıntı, androjenlere maruz kalırsa uzar ve penise dönüşür; kalmazsa klitoris oluşur. Klitoris penisin başını (glans) ve boynunu (şaft) oluşturan kısımlardan meydana gelir. Bu ortak köken nedeniyle iki organ homolog, yani aynı yapının farklı versiyonları kabul edilir.[14]

Nadir görülen vakarda, embriyonun aşırı androjene maruz kalması sonucu kliteromegali (anormal derecede büyük klitoris) oluşur.[15]

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Goodman 2009; Roughgarden 2004, ss. 37–40; Wingfield 2006, s. 2023
  2. ^ Rodgers 2003, ss. 92–93; O'Connell, Sanjeevan & Hutson 2005, ss. 1189–1195; Greenberg, Bruess & Conklin 2010, s. 95; Weiten, Dunn & Hammer 2011, s. 386: Carroll 2012, ss. 110–111, 252
  3. ^ Carroll 2012, ss. 110–111, 252; Di Marino 2014, s. 81
  4. ^ Rodgers 2003, ss. 92–93; O'Connell, Sanjeevan & Hutson 2005, ss. 1189–1195; Kilchevsky et al. 2012, ss. 719–726
  5. ^ Ogletree & Ginsburg 2000, ss. 917–926; Chalker 2002, s. 60; Momoh 2005, ss. 5–11
  6. ^ Ogletree & Ginsburg 2000, ss. 917–926; Wade, Kremer & Brown 2005, ss. 117–138; Waskul, Vannini & Wiesen 2007, ss. 151–174
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2023. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2023. 
  9. ^ Llord & Uchil 2011, s. 464
  10. ^ a b Merz & Bahlmann 2004, s. 129; Schünke et al. 2006, s. 192
  11. ^ Hake, Laura; O'Connor, Clare (2008). "Genetic Mechanisms of Sex Determination". Nature Education. 19 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ağustos 2012. 
  12. ^ Merz & Bahlmann 2004, s. 129
  13. ^ Schünke et al. 2006, s. 192
  14. ^ Sloane 2002, s. 148; Merz & Bahlmann 2004, s. 129; Schünke et al. 2006, s. 192
  15. ^ Copcu et al. 2004, s. 4; Kaufman, Faro & Brown 2005, s. 22

Dış bağlantılar

değiştir