Don-Volga Kanal Projesi
Don-Volga Kanal Projesi, Don ve Volga nehirlerinin birleştirilmesi için II. Selim devrinde Osmanlı Devleti sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa tarafından girişilen ancak sonuçsuz kalan kanal inşaatı girişimi.[1]
1569 yılı Ağustos ayından itibaren iki nehir arasındaki mesafenin üçte biri kazılmış ama kanal projesi tamamlanamamıştır. İki nehir, Sovyetler Birliği tarafından Osmanlı'nın seçtiği yerden farklı iki noktadan yürütülen 5 yıllık kazı çalışması sonucu 1952'de Volga-Don Kanalı ile birbirine bağlanmıştır.
Projenin gelişimi
değiştirBir kanal inşa ederek iki nehri birleştirme fikri Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kez 1563'te sadrazam Semiz Ali Paşa tarafından düşünülmüştü.[2] Kanalın inşaatı ile amaçlanan; Hazar Denizi'ni Karadeniz'le birleştirerek İran ve Türkistan'la bağlantı sağlamaktı. Böylece hem tarihî Türkistan-Astrahan-Kırım ticaret yolu canlanacak, hem İran seferlerinde Don ve Volga nehirleri vasıtasıyla erzak ve cephane nakli kolaylaşacaktı. Kanal, sadece İran seferlerine değil, yeni bir tehlike olarak kuzeyde beliren Rusya Çarlığı'yla da başetme amacına hizmet edecekti. Ayrıca Türkistan hacıları için İran ve Rus baskısına maruz kalmadan geçebilecekleri bir güzergâh sağlanmış olacaktı.[1] Kanuni'nin son sadrazamı Sokollu Mehmet Paşa fikri padişah Kanuni Sultan Süleyman'a sundu. Kanunî'nin 1566 yılında Zigetvar Seferi sırasında hayatını kaybetmesi ile bu ilk girişim gerçekleşemeden kaldı.[2]
Kanuni döneminde Astrahan ve çevresinde Müslüman halklara yapılan baskılar II. Selim döneminde artarak devam ediyordu.[3] Böylece II. Selim devrinde proje tekrar gündeme geldi. Sokullu muhalifleri, bu projenin bir hayali girişim olduğunu, boş yere devleti nihayetsiz masraf ve zarara sokacağını ileri sürseler de Sokollu Mehmet Paşa, fikrini padişaha benimsetti. Kanal projesi, Rusya Çarlığı'nın eline düşen Kazan ve Astrahan'ı Rusların elinden almayı hedefleyen Astrahan (Ejderhan) Seferi'yle eşzamanlı yürütülecek; donanma Volga'ya geçerek orduyla beraber Astrahan üzerine gidecekti.
Sokullu, Şıkk-ı sâni defterdarı Çerkez Kasım Bey'i Beylerbeyi yaparak hem Astrahan kalesini ele geçirmek için Ruslara karşı Astrahan Seferi'ni gerçekleştirmekle, hem de kanal çalışmalarını başlatmakla görevlendirdi. Kanal kazılacak yer tespit edildi. Astrahan'ın biraz kuzeyindeki bu bölge, Eski Yunanlar tarafından Don'un ve Volga'nın, iki ayrı denize dökülmeden önce, üzerinden geçtiği en sığ toprak olarak tespit edilmişti.[3] Bütün malzemeler Azak Kalesi'nde toplandı. Azak Kalesi, hem seferin önemli bir dayanağı, hem de hareketin çıkış noktası oldu.
Nisan 1569 tarihinde, Kaptan Mustafa Paşa komutasındaki donanma ile üç bin yeniçeri bölgeye sevk edildi. Asıl kuvvetler ile amele ve levazım sevki ise Ağustos 1569 tarihinde Kaptan-ı Derya Ali Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasıyla yapıldı. Ayrıca kanal kazısında çalışmak üzere 30.000 Nogay Tatarı tutuldu.[3]
1569 Ağustos'unda Kefe Beylerbeyi Çerkez Kasım Paşa tarafından kazı çalışmaları başlatıldı, Don Nehri'nin bir kolu olan Ilovlya Çayı ile Volga'nın kolu Kamsyshinka Çayı arasındaki (şimdiki adıyla) Petrov Val kasabasının bulunduğu alanda kanal kazılmaya başlandı.[3] Üç ay içinde iki nehir arasındaki mesafenin yaklaşık üçte biri kazıldı. Ancak işçiler ve askerler arasında hoşnutsuzluklar baş gösterdi.[2] Kanalın inşasıyla Osmanlı Devleti'nin kendisine olan ihtiyacının azalacağı, hatta özerkliğini kaybedebileceği, endişesi taşıyan Kırım Hanı Devlet Giray Han'ın, el altından propaganda yaptırması sebebiyle hoşnutsuzluk belirdiğine dair kanaat vardır.[2]
Kırım Hanı'nın projeyi istememesinin yanı sıra Rusya Çarlığı'nın bu projeyi önlemek için yaptığı saldırılar ve mevsimin kışa dönmesi kanal kazısını yavaşlattı. Sonunda Kırım Hanı, Kasım Paşa'nın kanal işini bırakıp doğrudan Astrahan üzerine yürümesi konusunda II. Selim'i ikna etti. Böylece kanal projesi yarım kaldı.
Astarhan seferi de Kasım Paşa'nın geri çekilme emri vermesi ile sonuçsuz kalmış; Osmanlı Kırım ordusu geri çekilme sırasında çöllerde ve bataklıklarda telef olmuştur. Bu arada mühimmat ve erzak depolanan Azak kalesi, isyancı Yeniçeriler tarafından barut deposunun patlatılmasıyla yerle yeksan edildi. Korkunç İvan, Volga'nın ortasındaki bir adaya Yeni Astrahan'ı kurdu.[2]
Böylece, çok büyük gayret ve masraflarla girişilen Don-Volga Kanalı Projesi ve Astarhan seferi 1699 yılında tamamlandı.
İtirazlar ve Raporlar
değiştirAkdes Nimet Kurat 1569 yılında gerçekleştirilmek istenilen ve yaklaşık üçte birinin kazıldığı iddia edilen Don-Volga Kanal Projesi'nin aslında kazı işlemlerinin daha başlamadan bittiğini ve bunu rus elçi raporlarına dayandırdığını söylemektedir.[4]
Kanal ile uğraşıldığı zamanın 3 ay değil 15 gün olduğunu ve bu zaman içerisinde kazı işleriyle değil gemilerin karadan yürütülmesine teşebbüs edildiğini fakat imkansızlıklar yüzünden başarısız sonuçlandığını söylemektedir.
Rus elçi S. Malytsev'in sunduğu raporda Don'un Volga'ya bağlandığı yerde iki hafta kaldığını, Türklerin kazmayı ve kadırgaları sürüklemeyi denediklerini fakat güçlerinin yetmediğini açıklamaktadır. Bununla birlikte Türklerin küfürler ederek komutanlarının yanlarına gelip: "Sen, Don ile Volga nehirlerini bir yere akıtmanın mümkün olduğunu söylemiştin ve şimdi bu söylediklerinin de yalan olduğunu gördük. Bütün Türk yurdunun 100 yılda bunu yapması imkansızdır. Padişahımızı zarara soktun ve bizi rezil ettin" dediklerini raporda aktarmaktadır.[5]
Kaynakça
değiştir- ^ a b İnalcık, Halil (1948), "Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü (1569)", Belleten C.12 Say.349-402.
- ^ a b c d e Hür, Ayşe. "Beş asırlık hülya: Karadeniz-Marmara izdivacı". www.radikal.com.tr. Radikal gazetesi, 19 Temmuz 2015. 8 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2016.
- ^ a b c d Özcan, Emine Sonnur. "Asya'dan Afrika'ya Osmanlı'nın 16. yüzyıl Kanal Projeleri" (PDF). TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi, Kasım 2013. 1 Ekim 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2016.
- ^ Kurat, Akdes Nimet (1966) Türkiye ve İdil Boyu. 1569 Astrahan Seferi. Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII Yüzyıl Osmanlı Rus Münasebetleri - Sayfa: 18-20
- ^ İlyas Kamalov (2011) Rus Elçi Raporlarında Astrahan Seferi - Sayfa: 77