[go: up one dir, main page]

Baştarda veya baştarde[1]:3, çektiri tipinde kadırgaların büyüğü bir tür olan harp gemisine verilen addır. İtalyanca galea bastarda teriminden gelmiştir[kaynak belirtilmeli] ve donanma komutanı bir amiralin veya büyük rütbeli bir komutanın (patrona) gemisi olarak kullanılan, kadırgadan daha büyük olan bir gemiyi tarif etmektedir. Genellikle kürekle çalışmaktaydı ve Osmanlı baştardaları 26-32 çift küreğe sahip olup her kürek 5-7 kürekçi tarafından çekilmekte idi. Fakat iki veya tek sereni de bulunup yelkenle de hareket kabiliyeti bulunmaktaydı. Dönemin en büyük harp gemileri olması nedeniyle 17. yüzyılda baştarda üretimine Osmanlı Devleti tarafından önem verilmişti. 18. yüzyılda yerini sadece yelkenle çalışan kalyonlara bırakmıştır. Fakat yine de en son çektiri tipi gemiler baştarda olmuş ve şu anda zamanından kalma tek çektiri/kadırga tipli gemi bir Osmanlı hünkar baştardasi olup İstanbul Deniz Müzesi'nde bulunmaktadır.

La Rèale: Fransız Kralı XIV. Lui döneminde donanma komutanı büyük amiralin baştardası.

Baştarda türleri

değiştir
 
1657 yapımı Osmanlı Baştardası. (Miniatürk maketi)

Baştarda, kadırga sınıfından olup genellikle bir kadırgadan daha büyük, genellikle kürekle hareket eden fakat yelkenleri de bulunan harp gemisidir. Osmanlı donanması için üç değişik türde baştarda ayırt edilebilmektedir:

  1. Yarım veya orta baştardası;
  2. Paşa baştardası;
  3. Hünkar baştardası.

Yarım baştardalar

değiştir

Komuta gemisi olmayan ve 26 oturaklı olan baştardalara "yarım" (veya "orta") adı verilirdi. Bu yarım baştardeler büyüklüğü bir harp gemisi olan kadırga (It.: galea sottile) ile daha çok ticaret gemisi olarak kullanılan büyük kadırga (It. : galea grossa) arasındaydı. Osmanlı donanmasında "yarım" baştardaların boyu 7 zira (takriben 42.75-51.30 metre) idi ve 26 oturakdaki her küreği 5 ila 7 kürekçi çekerdi.

Paşa baştardası

değiştir

"Paşa baştardası" Osmanlı deniz filolarında komuta mevkii olup gerek harbde ve gerek sulhde Kaptan-ı Derya'nın komuta gemisi kullanılırdı. "Paşa baştardası" 36 oturaklı idi; her oturak için 7 kürekçi bulunurdu. Boyu 77 zira (takriben 57.75-69 metre) id). Her iki kürek arasında üçer cenkci yerleştirilirdi. Böylece "paşa baştardasının", tüm efradı takriben 800 kadardı. Efrad 72 küreğin her birini 7 kişi olarak çeken 504 kürekçi, 216 cenkci ve diğerleri denizcilikte mahareti olan gedikli denizcilerden oluşuyordu. 17. yüzyıldan itibaren baştardalar karpuz kıçlı olarak yapılmaktaydılar.

Toplarının 3 tanesi başta idi ve her iki yanda 4-5 tane hafif top bulunurdu.

"Paşa baştardası" için kıç çadırı özel kumaştan el işlemeli olurdu. Bu 16. asır sonuna kadar, yani Cığalazade Sinan Paşa'nın Kaptan-ı Deryalığına kadar 'serasker' denilen kalın bir kumaştan yapılırdı. Sonraları yeşil ve kırmızı kadifeden yapılmaya başlandı; nihayet kırmızı kadifede karar kılındı. "Paşa baştardası" kıç çadırı her yıl değiştirilir ve her yıl eski çadır kaptan paşanın maiyetindeki gedikli denizcilere verilirdi.

Osmanlı donanması kadırgalarında ve özellikle "Paşa baştardası" için kullanılan bayrak ve filamalarının zaman zaman değişikliğe uğradığı bilinmektedir. "Paşa bastardası" için "filindere bayrakları", "kıç bayrakları" ve "rüzgar bayrakları" devlet tarafından temin olunurdu. Karanlıkta "Paşa baştardası"nın kıçı üzerine 3 fener bulunurdu. Venedikliler bu tür fenerleri geminin enine koydukları için, Osmanlı "Paşa baştardasına" üç fener üst üste konulurdu. Bu fenerler içinde her biri yarım okka (takriben 600 gram) olan sarı mum yakılırdı.

18. yüzyılda Osmanlı deniz gücünün yelkenle hareket eden kalyonlarla teçhiz edilmesine ve çektiri/kadırga tipi gemilerin deniz gücü içindeki önemlerinin hiçe inmesi ile 1701de harp zamanlarında komuta gemisi olarak Kaptan-i Derya'ya "Kapudane" adı verilen bir kalyonun verilmesi usul haline girmişti. Ama yine de bu devirde harpsiz sulh zamanlarında Kaptan-i Derya'nin bir "Paşa baştardası" kullanması kanun olarak devam etmiştir.

Hünkar baştardası

değiştir

Üçüncü tür baştardaya "Baştarda-ı Hümayun" veya "Hünkar baştardası" adı verilmektedir. Bunlar özel olarak Padişah için kullanılmak üzere inşa edilen baştardalardır. İlk "Hünkar baştardası" Kanuni Sultan Süleyman için, Hasbahçede kurulan gemi tezgâhında yapılmıştır. Aynı tezgâhda sonradan II. Selim, III. Murat ve III. Mehmed kendileri için "hünkar baştardaları" yaptırmışlardır. Bu padişahlar Boğaz gezileri icin bazen de "Paşa baştardasını" de kullanmışlardır. II. Selim kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa'nın, III. Murad kaptan-ı derya Halil Paşa'nın, III. Mehmed ise kaptan-ı derya Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'nın "Paşa baştardası" ile Boğaz gezileri yaptıkları bilinmektedir. En son inşa edilen "Hünkar baştardası" Avcı Sultan IV. Mehmed a ait olup günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Bu "hünkar baştardası" hala İstanbul Deniz Müzesinde bulunmaktadır ve çektiri tipi genellikle kürekle hareket eden savaş gemilerinden dünyada eşi bulunmaz şekilde elde kalan tek gemidir.

"Hünkar Baştardası" adı verilen baştardalerın genel özelliği geminin hep yeşil renkte olmasındadır. Geminin teknesi, direği, yelkenleri, kürekleri, tentesi, kıç örtüsü çadırı ve hatta sancağı hep yeşil renkte idi.

Bu çeşit baştardanın seren direğinin ucuna demirden altın yaldızlı bir ek yapılırdı ve bunun ucuna pikel adlı küçük bir fener konurdu. Sultan III. Mehmed'e ait olan "hünkar baştardası"na Cığalzade Yusuf Sinan Paşa, aynı kaptan paşa baştardası gibi, üst üste üç fener koydurtmuş ve bu görenek olarak devam etmiştir. "Hünkar baştardası' hep karpuz kıçlı olarak yapılmıştır.

"Hünkar Baştardası" reisinin Vardiyan Başı olması da âdet ve kanundu.

Donanma sefere çıktığı zaman, eğer bir vezir serdar tayin edilirse, bu sefer-serdarı vezire sefer sırasında kullanmak üzere "hünkar baştardası" tahsis edilir ve direğine serdarın kendi bayrağı çekilirdi.

Dış kaynaklar

değiştir
  • Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1988), Osmanlı Devleti'nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, ISBN 975-16-0042-1.
  • Kasım 2008 İstanbul Deniz Müzesi'ndeki Hünkar Baştardası hakkında video.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Odabaşi, Necmi (1 Aralık 2015). "YUNAN ZIRHLISI AVEROF'UN OSMANLI DONANMASI VE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ". Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. 16 (29): 209-229. doi:10.21550/sosbilder.269509. ISSN 1302-2423. [ölü/kırık bağlantı]